Hanımın Çiftliği- Orhan Kemal


Hanımın Çiftliği Orhan Kemal'in unutulmaz eserlerinden birisidir. Bir dönem dizi olarak da televizyon ekranlarında gördüğümüz Hanımın Çiftliği, ilk kitap olan Vukuat Var'ın devamıdır. Fakir bir ailenin kızı olan Güllü Kemal adında bir genci sevmektedir. Güllü'yü o yörenin zengin toprak sahiplerinden birisi olan Muzaffer Bey'in yeğeni Ramazan istemektedir. Genç kız bir ara Kemal'e kaçar ve yaşı küçük olduğu için polis zoru ile ailesine teslim edilir. Güllü ailesine Kemal'den başkasıyla evlenmeyeceğini kesin bir şekilde söyler. Bu süreçte kız ailesinden sürekli baskı ve şiddete maruz kalır. Bir gün Kemal evlerine baskın yapar ve genç kızı dövdüklerini görür. Çıkan kavgada Güllü'nün abisi Hamza Kemal'i silahla vurarak öldürür. Sevdiği adamın öldürülmesinin ardından Güllü intikam ateşi ile yanmaya başlar. Ramazan ile çiftliğe gitmeyi kabul eder. Fakat bu gidişin amacı sadece intikam almaktır...
Orhan Kemal tarafından kaleme alınan Hanımın Çiftliği kitap özeti bir dramın ardından yaşananları tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Güllü Ramazan ile birlikte çiftliğe gelir fakat amacı bu adamla evlenmek değildir. Çiftliğe geldiğinden beri inatla; " atın yerine eşşeği bağlamam. " sözünü tekrar etmektedir. Çiftliğin sahibi ve Ramazan'ın dayısı olan Muzaffer Bey çapkınlığı ile nam salmış bir adamdır. Başta Ramazan olmak üzere çiftlikteki herkes Muzaffer Bey'in Güllüye göz koyabileceğinden korkmaktadır. Çiftlikte bulunan ve Muzaffer Bey'in kapatması olan Gülizar da bu kişiler arasındadır. Muzaffer Bey'in kadınlara olan zaafını bildiği için bu inatçı ve kurnaz kızın varlığı onu tedirgin etmektedir.
En sonunda çiftlikte insanların korktuğu şey gerçekleşir, Muzaffer Bey ve Güllü aşk yaşamaya başlarlar. Güllü yeni ve zengin hayatına çabuk uyum sağlar. Geceleri içkili toplantılar, gündüzleri Muzaffer Bey ile ya da yalnız başına yaptığı araba gezintileri... Topraklarını zorla elinden aldığı köylüler Muzaffer Bey'e zaten diş bilemektedir ve onun yeğeninin nişanlısını elinden alması bardağı taşıran son damla olmuştur. Onlar yarı aç yarı tok yaşarlarken çiftlikte sürekli alem yapılması, onlar fakirleşirken Muzaffer Bey'in günden güne zenginliğinin artması öfkelerinin kine dönüşmesine neden olur. Bu kişilerden birisi de Habib'dir. Muzaffer Bey hem tarlalarına el koymuş hem de insanların gözü önünde onu tokatlamıştır. Bu nedenle genç adamın Muzaffer Bey'e olan kini herkesten daha fazladır. Tek umudu desteklediği partinin iktidara gelmesidir. Eğer bu olursa o da Muzaffer Bey'e yaptıklarının hesabını sorma imkanı bulacaktır. Fakat son anda Muzaffer Bey'de bu partiye geçince başta Habib olmak üzere herkes çok şaşırır.
Bu arada Güllü adını Serap olarak değiştirmiştir. Muzaffer'in ısrarı ile ailesiyle barışmış ve onların hepsi çiftlikte yaşamaya başlamışlardır. Abisi Hamza da hapisten çıktıktan sonra çiftliğe yerleşir. Hapishanede tanıştığı bir arkadaşını da yanında getirir. Muzaffer Bey'in yeğeninin nişanlısını elinden almasına içerleyen çiftliğin emektarı Yasin ağa ve kapatması Gülizar bu olanlara dayanamayıp çiftliği terk ederler. Ramazan ise hala çiftlikte yaşamakta ve başkalarının yanında dayısı hakkında kötü sözler söylemektedir. En sonunda dayısı bunlardan haberdar olur ve tüm özür dilemelerine rağmen Ramazan'ı çiftlikten kovar. Önce nişanlısını sonra da evini kaybeden Ramazan sokaklarda kalır. Habib önce Ramazan'ı dayısına karşı kışkırtır baktı ki olmuyor kurnazca bir plan yaparak Muzaffer Bey'i öldürür. Bu olaydan sonra Güllü yani yeni ismi ile Serap Hanım çiftliğin tek sahibi olur. Kocası öldükten sonra iyice kendisini dağıtır. İlk olarak abisi ile birlikte çiftliğe gelen genç adamla yakınlaşır. Bu arada ölen eşinin arkadaşlarından birisi ile de kısa bir macera yaşar. En sonunda gönlünü avukatlığını yapan genç adama kaptırır. Bu avukat onun tüm işlerine bakmaktadır. Bu arada Serap Hanım'ın bir oğlu olmuştur fakat çocuğunun olması bile onu bu sorumsuz yaşamından kurtaramamıştır. Muzaffer Bey sağken süren düzen Serap Hanım zamanında da aynen devam eder. Bu sırada köylüler çiftliğin adına " Hanımın Çiftliği " demeye başlarlar. 
Bir yandan haksız yere tarlalarına el konulması bir yandan da fakir bir adamın kızı olan Güllü'nün sürdüğü zengin yaşam onları çileden çıkarmaktadır. Bir de genç kadının erkeklerle gezip tozması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bu arada Serap Hanım ile avukat evlenmeye karar verir. Bir gün tarlaları gezerken Habib ile karşılaşırlar. Bu sırada avukat ve Habib kavga ederler. Bu kavga sonrasında Habib diğer köylüleri de kışkırtır ve hep beraber Hanımın Çiftliği'ne baskın yaparlar. Çiftlik cayır cayır yanmaktadır. Herkes bir tarafa kaçışırken Serap Hanım da korkarak kendisini oğlunun olduğu odaya kilitler. Bir süre sora kapı zorlanmaya başlayınca o korku ile aşağı atlayarak kaçmaya başlar. Habib onun peşini bırakmaz ve nihayet Serap'ı yakalar. Genç kadını öldüreceği zaman Serap Hanım ona yalvarır. Onu oğluna bağışlaması için dil döker ve kendisinden hiçbir şekilde şikayetçi olmayacağını söyler. Habib bir süre kararsız kaldıktan sonra Serabı öldürmekten vazgeçer ve gider. Bu olay Serap Hanım'a aslında ne kadar sahipsiz olduğunu açıkça gösterir. Tehlike anında ne ailesi ne de evlenmeyi düşündüğü adam yanında olmamıştır. Herkes kendi canının derdine düşerek bir yerlere saklamış ve onu tehlikenin ortasında yapayalnız bırakmışlardır. 
Hanımın Çiftliği kitap yorumu burada son bulurken bu kitabı herkese tavsiye ederim. Hanımın Çiftliği 3 ciltlik harika bir seridir. 1. kitap Vukuat Var, 2. kitap Hanımın Çiftliği ve 3. kitap Kaçak adındadır. İlk 2 kitabı okuduktan sonra 3. kitabı da mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. 

Yorumlar