Benim Adım Kırmızı Nobel ödüllü yazarlarımızdan Orhan Pamuğun çok ses getiren kitaplarından birisidir. Kitabı okuyanlardan bazıları yarım bıraktığını, bazıları da hiç bir şey anlamadığını söylese de tamamen konsantre olunca kitabı anlamak oldukça kolay. Kitap 1591 yılında gelişen bir olayı anlatıyor. Hat ve nakış sanatından ve o dönemin sosyal yapısından ayrıntılı bir şekilde söz edilmesi yazarın bu kitabı yazmak için uzun bir araştırma süreci geçirdiğini gözler önüne seriyor. Benim Adım Kırmızı sıradan bir kitap olmaktan çok öte çünkü içinde aşk, cinayet, intikam ve çeşitli entrikalar var. Bazı yerlerde okuyucuyu dedektif gibi iz sürmeye teşvik eden bir hava var. Her şey bir nakkaşın öldürülmesi ile başlar ve o andan itibaren kitaptaki karakterler kendi özelliğini göstermeye başlar.
Benim Adım Kırmızı kitap yorumu konusuna geçmeden bu kitapta yer alan bütün karakterlerin konuştuğunu da belirtmeden geçmeyelim. Hatta öldürülen Zarif Efendi o anı kendi ağzı ile anlatıyor. Katil de ara ara işlediği cinayet hakkında konuşuyor. Bu konuşmalarda okuyucuya bazı ip uçları veriliyor fakat sis perdesi tamamen kaldırılmıyor. Yani son ana kadar katilin kim olduğu konusunu çözüme kavuşturmak oldukça zor. Ana karakterlerden birisi olan Enişte Efendi o dönem padişahın istediği özel bir kitap üzerinde çalışmaktadır. Bu kitap herkesten gizli olarak yazılmaktadır. Bu kitaptaki resimleri dönemin en iyi nakkaşlarından olan Zarif Bey, Kelebek, Zeytin ve Leylek çizmektedir. Her sayfa ayrı ayrı resmedildiği için nakkaşların hiç birisinin kitabın tamamı hakkında bilgisi yoktur. Buraya kadar her şey normal seyrinde devam ederken Zarif Efendinin ölümü daha doğrusu bir cinayete kurban gitmesi ile her şey değişmeye başlar.
Buradan itibaren Enişte Efendinin yeğeni olan Kara da kitaba dahil olur. Kara yıllar önce Enişte Efendinin kızı Şeküre'ye olan aşkını itiraf ettiği ve bu durum hoş karşılanmadığı için evden ayrılmak zorunda kalmıştır. Yıllarca yurt dışında kaldıktan sonra vatanına dönen Kara Şeküre'nin evli ve iki erkek çocuk annesi olduğunu öğrenir. Şeküre'nin kocasının savaşa gittiğini ve yıllardır ondan haber alınamadığı da öğrendikten sonra ikili arasında bir yakınlaşma olmaya başlar. Enişte Efendi Zarif Efendi'nin katilini bulma işini yeğeni Kara'ya verir. Kara bir yandan Şeküre'nin kalbini kazanıp onu evliliğe ikna etmeye çalışırken diğer yandan da katilin izini sürmeye başlar. Sonrasında Baş nakkaş Osman da katili arama işine dahil olur. Günlerce Kara ile birlikte hazine odasında resim inceleyerek cinayeti kimin işlediğini aydınlatmak için uğraşırlar.
Sonrasında Kara tek tek nakkaşların evinde aramalar yapar. Buradan sonrasında Orhan Pamuk yavaş yavaş olayın çözümünü gözler önüne seriyor. Kitabın sonunda katil öldürülür, Kara ağır yaralı olarak kurtulur. Kara ve Şeküre bundan sonrasında evliliklerine devam ederler. Kitabın bazı yerlerinde kızsak, bazı yerlerinde şaşırsak da çoğu okuyucuyu tatmin edecek bir final yapıldığını düşünüyorum. Tabi ki bu benim bir okuyucu olarak şahsi düşüncem.
Bugün konusunu merak edenler için Benim Adım Kırmızı kitap özeti paylaştım. Konusu ilginizi çektiyse okumak için zaman kaybetmemenizi tavsiye ediyorum. Ben bir arkadaşımdan tesadüfen kitabı ödünç almıştım ve çabuk okumak zorunda kaldığım için üzerinden hızlıca geçmiştim. O zaman bile konu itibarı ile aklımda yer etmişti. Yıllar sonra aynı kitabı tekrar okuduğumda büyük keyif aldığımı söylemeliyim. Bir başka kitap yorumunda buluşmak ümidi ile...
Kırmızı saçlı kadın kitabına kadar çok severek okuyamadım kitaplarını. Belki de ben anlayamıyorum diye düşündüm her seferinde. :)
YanıtlaSilBazı kitaplar konu itibarı ile farklı olduğu için ilk seferinde anlaşılamayabiliyor fakat ikinci defa okunduğunda fikir değişebiliyor :)
Sil